1
|
Muhittin Dağhan; “insan suretli şeytanlardan” şikâyetçidir. Şiirlerinin geneline bakıldığında, kendisinin “Hüzünde acemi, kahırda çırak / Bu akşam öyle bir hâl var ki bende” mısralarında ifade ettiği gibi” hüznün şairidir. “Bu vatan toprağında, bu ezan sedasında” insanımızın neden mağdur olduğunu sorgulamakta, cevabını da; “Mağdurluk tembellikle silinmiyor yırtılmıyor / Sen yorgan altındayken bu vatan kurtulmuyor” diyerek vermektedir. Muhittin Dağhan; “Biz de mezar eşelim, dağların bağrında / Biz ikimiz, ağlaya ağlaya gömelim tüm kötülüğü” demekte ve “Tahammül edemez, sevgisizliğe / Kaçamaz kendinden insan dediğin”; “Kavrayacaksın bir ucundan kalan nadir dostluğun / Kaldıracaksın göğe doğru, öpeceksin alnından” mısralarında olduğu gibi huzurun sevgide ve dostlukta olduğunu işaret etmektedir. “Çağın idrakiyle söylenen” ve istismarı yapılmayacak İslam’ın özleminde de olan şair, “Bir sanat mucizesinde dostun / Yaratılışın manasını izlemek ister gözüm”, “Ben benden velhasıl / Bir sevdim geçtim / Pir sevdim göçtüm”, türünden mısralarında, sufi gönlünü yansıtmaktadır. Muhittin Dağhan, “Ömür tarlaları kıraç kalsa da / Ekin ekip, bir gün biçerim elbet” mısralarıyla umut dolu bir şair olduğunu da göstermektedir. Sözün kısası: Muhittin Dağhan, şiirimsiler değil şiirler yazmaktadır; o bir şairdir…
HASAN KALLİMCİ |